Hani, ‘vatandaşı değilsen, Türkiye kadar gündem zengini bir ülke eğlenceli olabilir’ denir ya; gerçekten öyle, nedir bu ya?.. Manyak ettiler hepimizi. İktidar, bekasını sürdürebilmek için olmadık atraksiyonlar yapıyor, ahali takip etmekte zorlanıyor. Bir bakıyorsun, dün küfür edip en ağır hakaretlerde bulunduğu liderler ve ülkelerle kol kola. Bakıyorsun, sebebi olduğu zamlar ve geçim sıkıntısına çare diye KDV düşürüyor, piyasa ‘bana mısın’ demiyor, üniversite sınavında barajı kaldırıp, akıllarınca genç seçmeni yemliyor…Daha neler neler…
Arkadaş, Bakan Soylu Birleşik Arap Emirliklerini 15 Temmuz darbesinin sorumlusu ilan etmedi mi, Hulusi Akar ‘doğru yer ve zamanda hesap soracağız’ diye çemkirmedi mi? Birisi de külliyen ‘şerefsiz ilan etti, dünya duydu!.. Eee noldu, gariban Bank Asya müşterisi hapiste, ’15 Temmuz finansörü ve destekçisi’ deyip düşman ilan ettikleri ülkeler ve liderleri şimdi baş tacı!..
Neden? Biraz para alabilir mi umudu ve Sedat Peker’i susturma garantisi… Paraya çok ihtiyacı var, seçime giderken piyasaya para pompalamaya çalışacak. Sadece para değil tabii, kendi içlerinden çıkan Sedat Peker’in kirli çamaşırları sermesi de göze alabilecekleri bir risk değil.
Bir de İsrail ile kanka olma hali var ki, akıllara ziyan. Öyle ki, ‘Baş düşman’ İsrail’in yeniden müttefik olmasını yandaşlar bile savunmakta çok zorlandı. Böyle keskin manevralara her ne kadar omurgasız olsalar da ayak uydurmakta zorlanıyorlar. Ama Erdoğan’a ayak uydurmak zorundalar; o döndüyse yandaşlar da dönecek de yıllardır Siyonizm ve İsrail düşmanlığı ile beslenen AKP’nin koyu dindar tabanı bunu nasıl kabullenir, orası meçhul!.. Ne var ki, para ihtiyacı her şeye baskın geliyor tabii.
Sırada Mısır ve Suriye olursa şaşmayalım, dön baba dön; bu kadar dönmeyi bizim içimiz kaldırmıyor, utanıyoruz ama yapanlar utanmıyor.
Daha kısa süre önce üniversite sınavlarında baraj puanının indirilmesine bile ‘kalitesizliği artıyor’ diye karşı çıkan YÖK’ün iktidar baskısıyla barajı külliyen kaldırmasına ne demeli? Kalitesizlik, bizdeki eğitim sisteminin tanımı zaten. Çarpım tablosunu bilmeden mühendislik fakültesine girilen bir ülke burası. Baraj kalkınca ne olacak; paralı üniversiteler Allah Allah deyip seviyesine bakmadan öğrenci toplayacak. Tarikat yurtları dolup taşacak, pıtrak gibi çoğalan kenar köşedeki yüksek okullar öğrenci bulacak, ilçenin ekonomisine katkı sağlanacak… Ama en önemlisi aileler, işsizler ordusuna katılacak çocuklar için kucak dolusu para harcayacak, diplomalı işsiz sayısı patlayacak. İktidar da bu tablodan oy devşireceğini umacak. Böyle bir eğitim politikası tam da bunların kafasına yakışır…
Bu garabet tablo içinde birkaç iyi şey de yok değil. Her ne kadar 10 milyona yakın oyu olan HDP’ye o masada yer verilmemesi büyük eksiklik olsa da altı partinin bir araya gelebilmesi umut veren bir gelişme. Bu haliyle ittifak ‘demokrasi’ adını hak etmez ancak Parlamenter sistemde uzlaşmaları önemli adım.
Bir diğer güzellik de metroyu yıllardır hak eden ve büyük ihtiyacı olan Buca’da raylı sistem projesinin temelinin atılması. Ulaştırma Bakanlığı’nın yılardır ‘yaptık yapıyoruz’ deyip üç kuruş bütçe payıyla baştan savdığı Buca Metrosu’nu Büyükşehir Belediyesi yapacak. Yaparlar da yeter ki iktidar gölge etmesin!..