Çin Halk Cumhuriyeti dünyanın en büyük kömür üreticilerinden birisidir. Ne yazık ki, Türkiye’ deki kömür madenciliği kazaları ÇHC’ tinden altı kat daha fazladır. Türkiye’ de madenler işçiler için katliam alanlarıdır!
301 maden işçisinin katledildiği Soma’da madenciyi tekmeleyen, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın eski Özel Kalem Müdür Yardımcısı Yusuf Yerkel, 2022 Frankfurt Başkonsolosluğu'na Ticari Ataşe olarak atanarak ödüllendirilmiştir. Şeriat söylemli kapitalist düzende bu katliamlar devam edecektir! Üstelik katliamın gerek siyasal gerek yönetsel sorumlularından hesap da sorulmamaktadır. Katliamlar yapanların yanına ayrı bir kâr olarak kalmaktadır.
Soma madenci katliamı davası buna en iyi örnektir! 301 maden işçisinin katledilmesi, “iş kazası” olarak değerlendirildi. Yargılama sürecinde Soma Holding patronu baba Alp Gürkan beraat ettirilirken oğul Can Gürkan’a, Temmuz 2018’de 15 yıl ceza verildi. Gürkan, bu karardan dokuz ay sonra da tahliye edildi.
Yargıtay ise “cinayet” olarak değerlendiriyor ve yargılamanın buna göre yapılmasını istiyordu.
Peki sizce, patroncu, kapitalist yolcu iktidar buna izin verir miydi? Yargıtay üyeleri derhal değiştirildi... İstenen sonuç üretilmişti.
“İşin fıtratı” sonrası şimdi de “kaderden” söz edilmektedir! O zaman İş Güvenliği Teftiş Kurullarına ne gerek var? İş Güvenliği Uzmanlığı gereksiz bir meslek olmuyor mu? Sayıştay Denetçileri gereksiz denetimler yapmıyorlar mı? Bilim, teknoloji ne işe yarıyorlar ki?
TMMOB Maden Mühendisleri Odası uzmanlarınca yapılan bilimsel ve teknik inceleme sonunda belirlenen eksiklikler, aksaklıklar, kusurlar madde madde belirtilmiştir. Sayıştay Denetçileri de belirtmişlerdi bunları.
Ülkemiz emperyalistlerin eline düşmüş ve onlar için uygun olan bu tip iktidarlara teslim edilmiştir. Siyasal olarak ABD, AB; askersel olarak NATO; ekonomik olarak Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu egemenliği altındayız. Kendi amaçlarını gerçekleştireceklerinden emin oldukları siyasal yapıları oluşturarak görevlendirmektedirler.
Bu görüşlerime katılmayabilirsiniz elbette. O zaman her seçim öncesi ABD’yi ziyaret etmeleri nasıl açıklarsınız? İslâm Şeriatı’nı savunanların ABD’ye sığınmaları da ayrı bir açıklamanızı gerektiriyor elbette.
Sadece madencilik değil tüm konular böyle korkunç durumdadırlar! Eğitim, kültür, ekolojik değerler, kadınlar, çocuklar, tarım, sanayi; yaşam bütünüyle emperyalistlerin ve işbirlikçi iktidarlarının çıkarlarına göre tasarlanarak uygulanmaktadır.
Aptallıktan, zekâ kıtlığından falan değil doğrudan toplumun ahlaksızlaştırılmasından kaynaklanan durgunluktayız. Ahlâksızlığı toplumda yaygınlaştır ki, senin yönetim ahlaksızlığın görülmezden gelinsin.
Balık baştan kokmuşsa...
Bu durumdan kurtulmamız elbette mümkündür! Ülkemizin bağımsızlığını, insanlarımızın özgürlüğünü ve mutluluğunu amaçlayan ortak paydada buluşulmalıdır. Emekçil, ekolojik, kadıncıl, özgürlükçü, eşitlikçi, farklılıkları kabul eden yeni bir yaşam alanı oluşturabilmek ancak sinerjik çalışmamızla olasıdır.
Haydi hep birlikte faşizme karşı yaşamı ve ahlakı savunmaya!