Geçtiğimiz Perşembe günü Bostanlı’dan Atakent’e yürürken bir şeylerin farklı olduğunu kolayca hissedebiliyordum. Çarşamba günü ortam çok canlıydı. Isınan hava ile birlikte işleri yoğunlaşan restoran ve kafelerde oturan, çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu insanların neşesi sokaklara taşıyordu. Perşembe günü ise restoran, kafeler, barlar ve pastanelerin müşteriye kapanması ile o havanın kaybolduğu görülüyordu. Pandemiye karşı alınan son önlemler nedeniyle Bostanlı’nın merkezinin enerjik ekonomisi biraz daha sönük bir görünüm almıştı.
Birkaç gün önce basında Türkiye Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) Başkanı Kaya Demirer’in sözleri yer aldı. Demirer, pandemi döneminin başlangıcından bu yana bu tür işletmelerin yüzde 20’sinin iflas ettiğini, yeni kapanmalarla bu oranın yüzde 25’e ulaşabileceğini ifade etti. 2020 herhalde dünya restoran, kafeterya, bar ve benzeri işletmeler tarihinin en kötü yıllarından biriydi ve 2021’in nasıl bir bilançoyla kapanabileceği henüz meçhul.
Restoranlar, kafeler, pastaneler, barlar, kıraathaneler pandemiden en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. Türkiye’de bu sektörlerde 120 bin işletme ve 2 milyon civarında da çalışan olduğu tahmin ediliyor. Kapanmalar bu alanda olağanüstü gelir ve istihdam kayıplarına yol açıyor.
Sektör ilk kapanma tedbiri ile 21 Mart 2020’de karşılaştı. Bu tarihten itibaren, müşterilerin oturarak hizmet almaları yasaklandı ve sadece gel-al ve paket servis şeklinde hizmet verilmesine izin verildi. Yasak iki aydan fazla sürdü. İşletmeler 70 gün kapalı kaldıktan sonra, 1 Haziran’dan itibaren saat 22.00'ye kadar müşterilere açık olmalarına izin verildi. 21 Temmuz’da ise saat kısıtlaması kaldırıldı.
İkinci kapanma 21 Kasım 2020 tarihinde başlatıldı. Restoran, lokanta, pastane, kafe, kafeterya gibi yeme içme yerlerinin 10:00 ila 20:00 saatleri arasında sadece paket servis veya gel al hizmeti verecek şekilde açık olmaları kararlaştırıldı. Buna göre restoran, lokanta veya online yemek sipariş firmalarınca saat 20:00 den sonra sadece telefonla ya da online sipariş üzerine paket servis hizmeti verilebilecekti. Bu kapanma ise 100 gün kadar sürdü. Bu süre sonunda işletmelerin 2 Mart 2021 itibarı ile 07.00-19.00 aralarında oturarak hizmet almak isteyen müşterilerine yüzde 50 kapasite ile hizmet edebilmek üzere tekrar açılması kararı alındı.
Ve işte geçtiğimiz Perşembe günü itibariyle üçüncü kapanma… Aşılama çok ağır bir şekilde ilerlerken, ülke çapında resmi vaka sayısı 60 bini, vefat sayısı 250’yi geçti ve yeni bir kapanma süreci başlatıldı. Alınan önlemler çerçevesinde Ramazan Bayramı sonuna kadar restoran ve benzeri işletmeler hizmetlerini paket servisle sınırlandıracak. Nisan ve Mayıs aylarında normalleşme ve ücretsiz izin uygulaması kapsamında sigorta primi desteğinden yararlanamayan lokanta ve kafe çalışanlarının prim yükleri devlet tarafından üstlenilecek ve bu çalışanlara kişi başına 1500 lira nakdi ödeme yapılacak.
İzmir’de durum
Sağlık Bakanlığının son verilerine göre İzmir’de günlük vaka sayısı 2000 civarında, bu da ortalama günlük vefat sayısının 40 civarında olabileceğine işaret ediyor. Bunlar salgının başlangıcından bu yana en vahim rakamlar.
Son önlemler, restoran, kafeterya, kahvehaneler ve benzeri işletmelerin en az bir ay daha kapalı kalmasını gerektiriyor. Bu durum İzmir ekonomisini, istihdamı ve bu sektörden geçinen hane halklarını etkileyecek. Çünkü İzmir bu tür iş yerlerinin oldukça yaygın olduğu, Türkiye’de bu sektörde çalışanların kapanmaları ciddi şekilde protesto ettiği üç şehirden biri. Diğer iki şehir Ankara ve İstanbul.
Durumu anlayabilmek için İzmir Esnaf Odaları Birliğinin geçen Ekim ayında gerçekleştirdiği “Covid 19 Salgın Sürecinde Mesleklerin Durum Değerlendirmesi” çalışmasındaki dört kategori ile ilgili verilerden faydalandım. Bunlar: Esnaf odalarına kayıtlı Kahvehaneler, Lokantalar, Pide ve Gevrek İmalatçıları, Şekerci ve Pastacılar.
Kahveciler: Kahvehane, kafe, çay ocağı, internet kafe işleten esnaflar,
Lokantacılar: Yemek satışı yapan içecek ve eğlence sektörüne hizmet eden esnaflar,
Pide ve Gevrek İmalatçıları: Pide, gevrek, unlu mamuller üreten ve satışını yapan esnaflar,
Şekerci ve Pastacılar: Hem gıda imalatı hem de satışı yapanlar olmak üzere karma yapılı esnaflar.
Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi İzmir’de bu dört kategoride binlerce işyeri mevcut. Ağırlıklı olarak Konak, Karşıyaka, Karabağlar, Buca, Bornova ve Bayraklı’da faaliyet gösteriyorlar. Bu ilçelerin ekonomilerinde önemli bir yerleri var.
İşyeri/İlçe |
Konak |
Karşıyaka |
Karabağlar |
Buca |
Bornova |
Bayraklı |
Diğer |
Toplam |
Kahvehane |
986 |
471 |
420 |
380 |
299 |
278 |
184 |
3018 |
Lokantacılar |
692 |
365 |
210 |
208 |
289 |
210 |
265 |
2239 |
Pide-Gevrek |
303 |
218 |
198 |
160 |
149 |
133 |
227 |
1388 |
Şekerci ve Pastacılar |
301 |
222 |
186 |
197 |
216 |
155 |
260 |
1537 |
TOPLAM |
2282 |
1276 |
1014 |
945 |
953 |
776 |
936 |
8182 |
Kaynak: İzmir Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliği
Karşıyaka Atakent’te Durum
Karşıyaka Atakent’te oturuyorum ve ister istemez yaşadığım mahalledeki işletmelerin durumunu merak ediyorum. Verdikleri mücadeleyi izliyorum. Aslında izlemekle kalmıyorum. Müşteriye açık oldukları zamanlarda gidiyorum, restoranda yemek yiyorum, kafede kahve içiyorum. Simitçiden simit alıyorum ya da paket servisten istifade ediyorum.
Bunlardan 17’sini Mart 2020’den bu yana takip ediyorum. O zamandan bugüne halen faaller. Şu ana kadar çok iyi dayandılar. Çok disiplinli ve sebatkârlar. İçinde bulundukları durumu tam olarak bilemiyorum, çok da soramıyorum ama büyük fedakârlıklarda bulunduklarını tahmin edebiliyorum. İşlerini sürdürmelerinde Atakent’in nüfus yoğunluğu yüksek, nispeten daha istikrarlı ve yüksek gelir akışına sahip sakinlerin oturduğu bir mahalle olmasının önemli bir rolü olduğunu tahmin ediyorum.
Ramazan bayramı sonuna kadar kapalı kalacak olmaları onlar için yeni bir mücadele konusu olacak. Biz de ailece, mümkün oldukça mahallemizdeki bu işletmelerle dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz, yapabildiğimiz kadar paket veya gel-al hizmetlerinden yararlanarak onlarla dayanışma içinde olmaya çalışacağız. Durumları uygun olan bütün vatandaşlarımızı Ramazan Bayramı bitimine kadar mahallelerinde bu işletmelerle dayanışma içinde olmaya davet ediyorum. Bayram sonrasında, havaların ısınmasının ve aşılamada biraz daha ilerleme sağlanmasının sonucu olarak yeniden rahat nefes alabilmeye başlayacaklarını umuyorum. Bu işletmelerin yeme-içme merkezleri olmanın ötesinde toplumun buluştuğu ve kaynaştığı mekânlar olduğunu ve bunun da çok önemli bir işlevi yerine getirdiğini aklımızda tutmamız çok önemli.