Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan savaşta, ABD ve AB Ukrayna’yı silah, para ve diğer yardımlarla ayakta tutmaya çalıştı. Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’ye parlamentolarında bizzat veya dijital platformda konuşma yapma olanağı tanıdılar.
Şubat ayından bu yana Zelenski biz kazandık dese de Rusya sabırla Kırım denizinin etrafındaki ülkeleri işgal etmekle kalmadı, zaman içinde referandum da yaptı. Referandum sonucunda da halk bizi istiyor diyerek savaşı “demokratik” boyuta taşıdı.
Batılılar, Ukrayna’nın Rus güçlerini püskürtüp, hatta ülke dışına kadar geriletmesini bekliyor muydu, bilinmez! Ancak, tam olarak bu başarıya inanmayan ülke sayısının artması üzerine başka bir olay ortaya çıktı. O da Kuzey Akım 2 projesinde, yani Baltık denizinin altından Avrupa’ya Rus doğalgazını taşıyan borularda sızma olduğuydu. Batılılar, Rusya’nın Avrupa’ya gaz vermemek için kendi borularını deldiğini iddia etse de, Rusya bu bölgenin ABD kontrolünde olduğunu söyleyerek iddiayı reddetti. Dünya kamuoyu ‘Rusya neden kendi borusunu patlatsın?’ yaklaşımını benimser gibi oldu. Sonuçta, ortada bir sabotaj vardı veya yoktu, Rusya, Kuzey Akım 2 hattını onarıp boru hattını doğal gaz pompalamaya hazır hale getirdi.
Her şey düzelir derken, bundan hemen sonra, Kırım’da Ruslara lojistik destek sağlayan 19 kilometrelik araç ve demiryolu köprüsünde patlama meydana geldi. Ruslar bu eylemin “sivil lojistik altyapının tahribatı” için yapılan bir terörist eylem olduğunu söyleyerek, Ukrayna’nın sabotaj yaptığını iddia ettiler. Rusya ertesi gün Ukrayna’ya füze yağdırdı.
Görünen o ki, savaş iki ülkenin sınırlarının dışına taştı. Bu arada Putin Ukrayna’nın Türk Akım projesini de sabote etmeye kalkıştığını söyledi.
Bu ne demek?
Bugüne dek, Batı ile Rusya arasında “arabulucu ve dengeci politika” izleyen, tahıl koridoru için çaba gösteren Türkiye, birdenbire savaşın neden olacağı potansiyel bir ekonomik darboğazın içine çekilmiş oldu.
Ukrayna, Türk akım boru hattına biz bir şey yapmadık, sabote etmeye kalkışmadık açıklaması yapmadı. En azından bu yazının yazıldığı saatlere dek böyle bir açıklama haber merkezlerine düşmedi. Rusya, iki gün sonra bir açıklama daha yaptı, ‘Türkiye ile kışın Avrupa’ya doğalgaz sevki için, büyük doğal gaz depoları projesi yapabiliriz’ dedi.
Erdoğan, beni Şanghay Beşlisine çağırın, biz de katılalım dedikten sonra Şanghay Beşlisi toplantısına çağrılmıştı. Erdoğan, orada liderlerle kahkahalı sohbetiyle ve Fransız Cumhurbaşkanı Macron’a ‘Gel seni Türk dünyasına alalım’ esprisi ile gündem oldu. Ancak bu arada dünya farklı bir oyuna doğru evriliyordu. Avrupa’da nükleer savaş ortamında gerekli olan iyot tableti dağıtılması şaka değildi herhalde.
Orta Doğu’daki petrol ve bölge hakimiyet savaşları yüzyıllardır sürerken, şimdi de Avrupa’nın doğusu kaynamaya başladı.
Terkiye iki taraftan ateş altında kalabilir. Ege Denizindeki gerilim bunun yanında sivrisinek vızıltısı gibi kalır.