Pervasızlık, hukuksuzluk, cezasızlık, vurdumduymazlık, cehalet…Daha hangi birini sayayım? Bir ülkeyi içten içe kemirip çökertmek için ne gerekiyorsa hepsi mevcut.
Kriminallerin istediği gibi at oynattığı, kadınları öldürdüğü, çocukları istismar ettiği, yasa dışı işlerin göz önünde çevrildiği, mafyanın huzur
bulduğu bir coğrafyadan söz ediyorum ve her seferinde bana bile ‘yok artık’ dedirtecek şeyler görüyor, öğreniyorum.
Bu ülkede cayır cayır kadınlar öldürülüyor, evde, sokakta şiddet görüyor!.. Tehdit ediliyor, sokağa çıkamaz hale getiriliyor; hayatı zindan ediliyor!.. Hepsinin sorumlusu ‘tanıdığı’ erkekler!.. Hemen hepsi şikayet edilmiş, hakkında koruma istenmiş; suç kaydı kabarık tipler!.. Ama hiçbir şey onları durduramıyor!.. Adeta, ‘öldür öyle gel, cezanı hallederiz’ deniyor…
Bir devlet ve yargı sistemi düşünün ki ülkesinin kadınlarını koruyamıyor, onlara yönelik şiddete caydırıcı olamıyor.
‘Üç beş sene yatar çıkarım’ algısı oturmuş, ki, infaz sistemiyle öyle oluyor; bu cezasızlık kimseyi durdurmuyor aksine teşvik edici oluyor.
Ve çöküntünün sebebi olan tek adam; kadın cinayetlerini de kendi fıtratına uygun bir gerekçeye bağlıyor; cinayetlerin nedeni, ‘alkol’ muş!.. Hadi buyurun bakalım, tam da ‘dinci’ kesimi okşayan bir o kadar da yine şiddeti ‘mazur gösteren’ bir ifade!.. En yüksek dolaylı vergiyi aldığı ve halkın zaten ulaşamadığı alkol, kadına şiddetin sorumlusu oldu, cehalet, cezasızlık, ilgisizlik vurdumduymazlık aklandı!..
O halde, gelin biraz da ‘uyuşturucu’ belasına bakalım!..Ulaşmak çok daha kolay ve ucuz! Üstelik öylesine yaygın ki artık ilkokullardan söz ediliyor. Bu yaygın dağıtım ve satış ağı yine kendisi de‘müptela’ olan 16, 17 yaşındaki çocuklar üzerinden sağlanıyor. Türkiye’ye konuşlanmış baronlardan söz etmiyorum bile!..Acaba bu kirli çark için de söyleyecek bir sözü var mı ‘tek adam’ın merak da ediyorum.
Yobazlar, dinciler; bunların tarikat ve cemaatleri…Adeta dokunulmazlıkları var! Yıllardır Karabağlar’da kaçak bir binada ‘kuran kursu’ adı altında artık ne olduğu bilinmeyen bir faaliyet sürdürülüyor. Bina hakkında yıkım kararı var!..Belediye yıkamıyor, gidiyor, kapısından dönüyor. Adeta gizli bir el veya eller müdahale ediyor!.. Devasa bir binadan söz ediyoruz, garibanın bir göz gecekondusundan değil! Halk TV ekibi kaçak yapıyı haber yapmaya gidiyor; cüppeli sarıklı ne idüğü belirsiz tipler saldırıyor,kadın gazeteciyi darp ediyor. İçinde ‘kuran kursu’ olması sanki binayı ‘dokunulmaz’ yapmış, ruhsat, tapu vermiş gibi bir rahatlık içinde bu çapulcular!..
Pervasızlık diz boyu, ‘bu sistem bana dokunmaz’ rahatlığı hiçbir engelle karşılaşmadan at oynatıyor!.. Karabağlar belediyesi o binayı derhal yıkmalı; İzmir’in göbeğindeki bu hukuksuzluğa hemen son vermeli!..
Ve elbette bu ülkenin duyarlı insanları kadın cinayetlerine dur demeyi sürdürmeli, ‘mümkünse’ muhalefeti de halkın eylemlerine katkı koymalı!..