Son dönemlerde en çok gündemde olan konu sokakta yaşayan sahipsiz köpeklerin uyutulması üzerine hazırlanan yasa tasarısı... İnsanın okurken bile kanı donuyor değil mi? Uyutulması deniyor ama aslında öldürülmesinden bahsediliyor.
Böyle bir düşünce yapısına nereden ve nasıl gelindi bilmiyorum ama tarihte geçmişe baktığımızda Osmanlı döneminde Türklerin sokak köpeklerine sokak hayvanlarına karşı son derece sevgi dolu ve şefkatli olduklarını birçok kaynaktan okuyoruz.
Bugün sizlere bunlardan bahsetmek istiyorum;
O dönemde Pierre Loti İstanbul’a geldiğinde çok şaşırmıştı bu duruma ve kitabında şunları yazdı:
“Türkler hayvanlara karşı hepimizden daha vicdanlı. Bu güzel insanlar yağmurda ıslanmış bir köpek yavrusu görse derhal sokağa inip üzerindeki kıyafetleriyle üstlerini örterler.”
Osmanlı döneminde halk sokakta yaşayan hayvanların beslenmesi için mancacı denilen kişilere para verirdi. Manca’nın kelime anlamı yemek, en çok da kedi köpek yemeği anlamına geliyor. Kökeni İtalyanca olan bir kelime. Mancacı, kedi köpek yiyeceği demek olan mancayı satar; isteyen mancacıdan aldığı yiyeceği kedi köpeğe verir ya da mancacıya kedi köpek beslemesi için para verirdi.
O dönemde bile sokakta yaşayan hayvanların bu şekilde düşünülmesi ve şefkat gösterilmesi bunun bizlerde geçmişten gelen bir kültür olduğunu gösteriyor.
Çok ilginçtir ki o dönemde de benzer bir olay yaşanıyor; bir İngiliz’in köpeklerden kaçarken duvardan düşüp ölmesi üzerine İngiltere, Osmanlıya ültimatom gönderip İstanbul’daki tüm köpeklerin Sivri Ada’ya sürülmesini istemişti. Padişah ll. Mahmut’un fermanına halk büyük bir tepki gösterince köpekler sürgünden geri getirildi.
Ne kadar çok benziyor değil mi şu an yaşanan olaylara?
Şimdi günümüze gelelim isterseniz; öncelikle bu sokaktaki hayvanlar için devletin yapabileceği sadece toplatıp uyutmak mı?
En büyük sorun bu hayvanların üremesi.
Peki neden kısırlaştırılmıyorlar? Peki bu hayvanlar devlet tarafından aşılanıyor mu?
Ya da bu hayvanlar devlet tarafından besleniyor mu?
Bu soruların cevaplarını sizlerde benim kadar iyi biliyorsunuz.
Başka bir açıdan bakalım olaya; insanlar bu hayvanlara nasıl davranıyor?
Hemen hemen her gün bir sokak hayvanına şiddet, tecavüz ya da öldürüldüğü haberleri duyuyor ya da izliyoruz. Bu durumda bu hayvanların psikolojisi nasıl? O yüzden insanlara saldırıyor olabilirler mi?
Devlet yaşam hakkını elinden alarak mı çözüm buluyor? Öldürünce her şey çözülecek mi?
Peki soruyorum o halde; bu kadar çok kadın katili, çocuk istismarcısı, tecavüzcü, katiller sokakta elini kolunu sallayarak gezerken bu sessiz canlar mı sokakta güvenlik tehdidi oluşturuyor?
Yukarıda saydığım adına insan diyemeyeceğim mahlûkların bile yaşam hakkı varken sokakta yaşayan köpekler mi öldürülmeli pardon nasıl demişler uyutulmalı?
Bu bir cinayettir bu bir felakettir, sessiz kalmak ise buna göz yummak olur.
Hiçbir beklentisi olmadan bizi seven hem de insandan daha üstün bir şekilde sadık kalabilen bu canlar doğaya yakışan en güzel canlıdır.
Her canlının yaşam hakkı vardır. Görebilene, duyabilene…