WhatsApp’ın geçen hafta yaptığı açıklama ile gizlilik sözleşmesinin güncellendiğini ilan etti. Hemen ardından kişisel mahremiyetin paylaşıldığı tartışması başladı. İnternet üzerinden sosyal medya hizmeti sunanlar mahremiyete önem verdiklerini vurgularlar, zira insanlar için mahremiyet önemli.
WhatsApp gibi her uygulamacı her güncellemede neyi değiştirdiğini düzenli olarak açıklıyor. Peki, neden son açıklama üzerine tartışma çıktı? Nedeni internet ortamındaki sosyal medya ağları üzerindeki ticari potansiyel, paylaşılan para.
Dünyada büyük kuruluşların bir kısmının rakiplerine karşı medyada karşı haber yaptırdığı biliniyor. Hatta bunun için özel halkla ilişkiler, medya şirketleri kurduğu, kurdurttuğu da kamuoyuna yansıyor. WhatsApp için yapılan haberler de bundan farklı bir şey değil. Hedef, aniden yaratılan bir kargaşa (kaos) ortamı ile, bir sosyal medyadan diğerine, yani “bizim ağımıza” geçiş sağlamak. Bu haberlerde öne çıkarılan nokta kişinin tüm mahrem bilgilerinin “herkesle” paylaşılabileceği gibi bir iddia. Oysa WhatsApp, Instagram ve Facebook’un ayrı ayrı topladıkları verilerin aralarında paylaşıyorlardı ve bunun onayını istediler.
Kişisel bilgilerinin korunması kaygısı sosyal medya kullananların umurunda mıdır, ya da seçim sırasında göz önüne aldıkları özelliklerden birisi midir, yoksa arkadaşları ile iletişim kurmak için onların kullandığı sosyal ağı kullanmak mıdır?
Ayrıca, kişisel bilgilerin korunmasını önemsemeyenler duyarsızlıklarından değil, haberleşmede saklanacak bir şeyleri olmadığından bu seçimi yapmış olabilirler. Bir sosyal medya ağından hemen diğerine geçenlerin saklayacak bir şeyleri olduğunu düşünmesi ironik bir durumdur. Esas kaygı duyması gerekenler yasadışı, ahlak dışı haberleşme ve iş yapanlardır.
WhatsApp diyor ki; “Uçtan uca şifreleme, yolladığınız fotoğrafın, ses kaydının, videonun ya da mesajın sadece sizin tarafınızdan ve konuştuğunuz kişi tarafından okunduğunu / dinlendiğini garanti eder. Üçüncü şahıslar, WhatsApp ya da Facebook bile, bu içerikleri göremez.”
Bundan büyük garanti olmaz. Birçok sosyal medya ağı da benzer garantileri veriyor. Bu ağların vermediği garanti ya da tam tersine koşullarda bizlere onaylatılan metinde yer alan “ticarete dayanak olan verilerin paylaşımı”dır. Örneğin, sosyal ağdaki kişi kitap mı arıyor, hangi tür kitap arıyor, şapka mı alacak, ne tür şapka seviyor gibi bilgileri derleyip toplayarak kitap ve şapka satıcılarına, pazarlayıcılarına gönderecek, tabii ki bir bedel karşılığında…
Sosyal ağların peşinde olduğu paylaşılan veri karşılığı alınacak para. Bu rakam bugün için 25 milyar dolarlarda ve giderek yükselecek. Dünya ölçeğinde şirketlerin dijital reklamlarının tutarının ise 125 milyar dolar olduğu ifade ediliyor.
WhatsApp, açıklamasında “Bir ay boyunca yeni politikayı gözden geçirmeleri için süre tanımak adına kullanıcılarımızla WhatsApp üzerinden bu değişiklikler hakkında doğrudan iletişim kuruyoruz” diyor. Yani sözleşmeyi onaylamayanlar bizi kullanmasın demeye getiriyor.
Bu bir tehdit mi? WhatsApp’ın yaklaşımına gösterilen tepkilerle insanlar bu sosyal ağdan uzaklaşır mı? Bir kısım kullanıcı için tabii ki evet. Arkadaşlarının hepsiyle o sosyal ağı terk edebiliyorsan mesele yok. Kalanlar iletişime o ağda devam eder.
Dünyada aylık 2 milyar kullanıcısının olduğu bir sosyal ağ neden böyle duruyor? Instagram’ın 2019 yılındaki geliri 20 milyar dolardı. Facebook, Instagram ve WhatsApp grubu içinde veri paylaşımından bekledikleri bir gelir var. İşin ucunda para var, hem de milyar dolarlar var…
Öte yandan WhatsApp gösterdiği tepki ya da duruş ile insani değerleri bilmeden rencide etmiş midir, bunu zaman gösterecek.