İzmir gibi 8 bin 500 yıllık tarihi olan bir kente hâlâ kimlik arayışı var!
Turizm kenti mi olmalı sanayi kenti mi? Yoksa tarım veya ticaret mi üniversite kenti mi?
Turizm kenti olmasını istemeyenler var. Akıllarına şaşarım!
Turizm öykü satmaktır.
İzmir in anlatılacak o kadar çok öyküsü var ki! İz Gazete köşe yazarı sayın Semra İğtaç’ın yazdıklarını bir okuyun da görün.
Dünya bizim toprakların ve bize ait olan öykülerimizi satıyor!
Dört kez gittiğim Küba’da Viñales Vadisi’nde kaldığım ev pansiyonun damadı bu işi pek güzel beceriyordu! Oysa daha Küba turizme açılalı birkaç yıl anca olmuştu.
Bana çok önemli ve yaşanmış olayın geçtiği yeri göstermek istediğini söyledi. Çok arzuluydu, ısrarcıydı; mutlaka görmem gereken bir yermiş.
Genç adamı kırmak olmazdı. Yola koyulduk.
Ünlü Küba purolarının yapıldığı neredeyse gazete sayfası kadar büyük yapraklı tütün tarlalarından geçiyoruz. Anlatıyor da anlatıyor.
Cohiba marka puroları övüyor. Fidel içermiş zamanında. Sonra, “Puro Küba ekonomisi için iyi ama benim sağlığım için zararlı” demiş.
Romeo y Julieta markayı Ché Guevara’ nın purolu fotoğrafından hatırlamalıymışım.
Ama bütün bunlardan iyisini hemen şuracıktaki arkadaşının babası sarıyormuş. Vadinin tütünü hemen oracıkta usta ellerden…
Uğradık elbette. Bakalım nasıl sarılıyormuş puro. Usta eller hemen merakımızı giderdi. Bu bana üç beş CUC’a mal oldu.
Az ötede de bir başka arkadaşının annesinin kahve ağaçları yok muymuş! Kahve nasıl bir ağaçta yetişiyor acaba? Bir de ora ürünü kahve hemen bizim için pişirilecek ve içeceğiz!
İçtim elbette. Bu da üç beş CUC tuttu tabii…
İyi de esas ne için çıkmıştık yola?
İspanyol sömürgeciler adaya geldikleri ilk gün yerli bir kızın peşine düşmüşler. Kız önde onlar arkada koş da koş!
Çaresiz kız yerden de gökten de yardım istemiş. Ama boşuna; yardım etmemişler kızcağıza.
İşte tam bu sırada karşımızdaki ortası yarık ağaç dile gelmiş ve kıza kendisine sığınmasını söylemiş.
Kız denileni yapmış. İspanyol sömürgeci askerler kızı bulamamışlar elbette. Sonunda onlar giderlerken kız da canını ve ırzını korumuş!
Bu Kübalı turizm dâhisine şaşakaldım. Delikanlı bana bizim toprakların mitolojisini sattı vallahi!
Ya Hû, bu bizim Dafnis’in başından geçmemiş miydi? Babası Zeus’tan ve de annesi Gea’dan yardım istemişti de Apollon’dan kurtulmaya çalışmıştı. Annesi yardım etmişti de defne ağacı olmuş ve kurtulmuştu hani…
Daha dün turizme kapılarını açarak ABD ambargosunun yıkıcı ekonomik yaptırımlarını aşmaya çalışanlar bile turizmin öykü satmak olduğunu öğrenmişler.
Bizde en yetkililer bile turizmin kente katkılarının ne olacağının farkında bile değiller.
İzmir'in satacak binlerce öyküsü varken onlar bize bambaşka öyküler yutturmaya çalışıyorlar…