Son dönemde çok gündemde olan olayların başında ülkemizde yaşayan mülteciler ile ilgili yaşanan olayların çok olduğunu görüyoruz. Suriyeliler, kendi ülkelerinde yaşanan savaştan kaçıp ülkemize geleli on yılı geçmiş.

O dönem ülkemizde dünyaya gelen Suriyeli çocuklar şimdi on yaşını geçti. Savaş kelimesi bile çok ürkütücüyken bir de o savaşın içinde kalan evlerini, ailelerini, yakınlarını kaybeden insanlar ve yaşanılan her şey çok zor.

Dili, dini, ırkı ya da ülkesi hiç önemli değil çünkü bir savaş var ve yaşama hakkı yani hayatta kalmayı istemek bir hak değil mi? Herkesin yaşama hakkı vardır insanlar hayatta kalabilmek için çabalar bu insanların yaptığı gibi…

Şimdi günümüzde ki olaylara baktığımızda sanki bilinçli olarak bir düşman yaratılmak isteniyor…
Zamanında çıkar ve menfaatleri doğrultusunda bu insanları kim ne olduklarına bakmadan ülkeye alanlar, yıllar sonrası toplumda meydana gelebilecek olan bu olay ve tehditleri ön görmedi mi?

Ülkenin sosyokültürel alanda yaşayacağı bozulmaların olmaması ihtimali imkânsız bir olasılıktı.
Yani söylemek istediğim bu sonuçlar biliniyor ve görülüyordu tabiî ki. Peki şimdi yaratılan bu düşman ile ülkede provoke etmek amaçlı yapılan olaylar bilinçsiz mi sizce?

Bizler yani toplum nasıl bir pozisyon almalıyız? Düşmanlık etmek ya da ırkçı davranışlar ile şiddetin dozunu arttırmak bizi daha da geriye doğru atmaz mı?

Yapıcı olmayan barış dışı olan bu söylemler ya da eylemler ile kimin kimlerin ekmeğine yağ süreceğiz?
Diğer bir açıdan da ele alalım durumu;

Ülkemizde yaşanan geçim sıkıntısı, işsizlik insanların huzursuz ve yaşam kaygısı ile yaşamaya çalıştığı bu dönemde mültecilere devlet tarafından sağlanan bazı haklar ve bunların sonucu insanların manipülasyona uğraması manipüle edilmesi ile gerginlik gittikçe artıyor.
Çünkü bu ülkede yaşıyoruz buranın vatandaşıyız ve sonradan ülkeye gelen mültecilere başta sağlık ve eğitim olmak üzere birçok alanda sağlanan imkânlar bizlere sağlanmıyor ve insanlarda bu durumdan doğal olarak mutlu değil öfkeli.

Geçen hafta Kayseri de yaşanan olaylar çok ciddi bir durumu gözler önüne serdi. Halkın galeyana gelmesi ile sokaklarda yaşanan olaylar ve sonrasın da 17 yaşında Suriyeli bir gencin bıçaklanarak öldürülmesi. Uyruğunun hiçbir önemi yok bana göre çünkü henüz 17 yaşında bir çocuk ve bir insan öldürüldü. Bizi kimler ne hale getirmeye çalışıyor? Ne çıkar sağlayacaklar?
Öncesinde ülkemize alınan bu insanlar neden şimdi düşman olarak gösteriliyor ve iç çatışmaların çıktığını görüyoruz? Lütfen bunlar üzerine düşünün…

Düşünmemiz gerekli çünkü anlamalı farkına varmalıyız yaratılan düşmanın…    
Birbirimize düşmek bizi olduğumuz yerden daha da geriye doğru atar.
Tabiî ki önlemler almak gerekir ama bunun yolu asla şiddetten toplum öfkesinden geçmiyor.
Bu konu ile ilgili Mustafa Kemal Atatürk ne demiş? Ne önlemler almış hemen hatırlayalım;
“Atatürk’ün Mülteci Politikası” başlığıyla sunulan hususlar şu şekilde:
 
ATATÜRK’ün mülteci politikası;
– Türk Soylu olmayanlar istediği yere yerleşemez.
– Anadili Türkçe olmayanlar müstakil mahalle kuramaz, işçi ve sanatçı kümesi oluşturamaz.
– Ecnebilerin bir Belediye’deki nüfusu yüzde 10’u geçemez.
Resmî Gazete 21.06.1934