Korona nedeniyle gözler her gün açıklanan rakamlarda. AKP lideri veya bakanları söze “başından beri aldığımız erken tedbirler neticesinde” diye başlayıp, sonra anlatıyorlar. Sanıyorsunuz ülke refah içinde, pandemi de sorun değil, diyanetin başındaki diyor ki ölenler şehit oldu cennete gitti. Bunu daha önce AKP lideri de söylemişti. Ardından VİP Cuma namazı ve diyanetin söylemleri.
Algı yaratmak önemli. Kolonya, maske dağıtıyoruz 32 milyona dediler. Geldi, gelmedi ama yapılan propaganda böyle. Anımsayınız, seçim döneminde Tunceli’de suyu olmayan bir köye çamaşır makinesi gönderildi. Yandaş basının peşine takılan cinfikirli aydınlarımız susuz köye çamaşır makinesi diye ayağa kalktılar. Vatandaş da sandı ki, sıra kendisine gelecek, kapıdan çamaşır makinesi girecek! Heyhat, seçim geçti yenisi geldi, makineler ortada yok.
Konu algı yaratmak olunca…
Gündemi salgın hastalıktan başka tarafa çevirmek için sürekli haber uçuruyorlar. Şimdi de tarım arazisi dağıtılacak dedi tarım bakanımız. Ne kadar dağıtılacak? 6 milyon metrekare.
Vay canına diyorsunuz. 6 milyon metrekare, 6 bin dönüm ya da 600 hektar yapar. Hakkari’de tarım arazisi 61 bin hektardan fazla. Yani Hakkari’nin tarım arazisinin yüzde birinden az bir hazine alanından bahsediyoruz. Dağlık Artvin’de bile tarım arazisi 64 bin 200 hektar.
Sözün özü;
1. Dağıtılacak arazi fazla bir şey değil.
2. Atıl Hazine arazisinin olduğu köylerde ikamet eden çiftçilere, yapılacak olan puanlama sistemiyle öncelik verilecek. Yani daha yapılacak hesap işi var.
3. Hububat, baklagiller, yağlı tohumlar ve yem bitkileri gibi stratejik ürünlerimizin ekilmesi sağlanacak. Bunlar geçen sonbaharda ekildi, yani üretim işi gelecek bahara kaldı.
Ekim, dikim işleriyle uğraşmıyor veya ilgilenmiyorsanız, sizi kafeslemek kolay.
Herkesi varlık sahibi yapacak olan Çiftlikbank’ın kurucusu tosun Mehmet de infaz yasasıyla affedildi. Hırsızlar, dolandırıcılar, katiller, tecavüzcüler çıksın, gazeteciler, aydınlar içeride kalsın.
Dikkatler ne kadar başka alanlara çekilmeye çalışılsa da, ekonomi dar boğazda. Vatandaşın cebindeki on liralarla kurtulacak bir ekonomik ortam yok.
Pandemi yani salgın arasında dışarıya çıkan vatandaş her şeyi daha pahalıya alıyor. Sebze meyve, bakkaliye ürünleri her şey pahalı. Salgın sonrasında dükkanını açan esnaf, berber, kuaför, bakkal giderlerini karşılamak için daha uzun saatler çalışsa da müşteri o kadar fazla gelecek mi acaba?
Buzdolabı, çamaşır makinesi gibi dayanıklı ev aletleri satanlar ne yapacak? Yurt dışına değil iç pazara bağlı olanlar açmaz içinde olacak.
Bir yandan hayat pahalılığı, yani enflasyon. Diğer yandan satılamayan mallar, yani ekonomide küçülme.
Kapanan firmalar. Ekonomiyi ayakta tutan makine ve elektronik parçalı ürünler. Bu ürünler sadece katma değeri yüksek değil, aynı zamanda teknolojik ilerlemeye yatkın ürünler.
Şimdi bir yandan enflasyonla mücadele edilecek, diğer yandan firmaların batması önlenecek ve üretim teşvik edilecek.
İkisini bir arada götürmek çok zor bir iş.
Hani bir söz vardır: Ya taht, ya Katerina!
Er veya geç pandemiden çıkılacak, o zaman iktidar neyi seçecek, göreceğiz.
Böyle saklı dolambaçlı mücadele olursa, 2021 boşa geçmiş olacak.