Olağanüstü bir süreçteyiz. Gerçekten köklü ve yaşamsal bir dönüşüm yaşayacağız. Politik, ekonomik, inançsal, kültürel çok önemli değişikliklere tanık olacağız. Sınıflar bu koşullara göre saf tutuyorlar. Elbette entrikalar da iç içe.
CHP’ nin Sayın Genel Başkanı, partisinin görüşlerini, eleştirilerini, önerilerini ve programlarını açıkladı. Bunlar tüm basında yer aldı, etkili de oldu.
Bir de basında yer alamayan, söz ettirilmeyen muhalif siyasal toplantılar var. Bunlardan biri de İzmir’ de, Çiğli Belediyesi’ nin Fakir Baykurt Salonunda, Emek ve Özgürlük İttifakı tarafından yapıldı. “İşçilerin, emekçilerin, yoksulların, kadınların, doğa ve insan hakları savunucularının dayanışması ve ittifakı”, ortak bir mücadele zeminini, güçlü ve kararlı bir şekilde örüyor.
Yaşadığımız olağanüstü süreçte ekonomik, politik acil görevlerin yaşama geçirilebilmesi için oluşturulan ittifak, sömürülen ve ezilen bütün halkların ittifakı olduğunu haykırmaktadır.
Gerek ekonomide gerek siyasette, AKP ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı’nın neden olduğu tüm yıkımları durdurmak amaçlanmış. Tek Adam Rejimini sonlandırmak hedeflerine konulmuş. Halkın çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi, demokratik hak ve özgürlüklerin kullanılabileceği toplumsal siyasal ortamın gerçekleştirilmesi ve kalıcı olarak sürdürülmesinin sağlanması da önemsenmiş.
Sandığın önemini yadsımadan ancak halkın tüm ümidini de salt sandık sonucuna bağlamadan, emek ve demokrasi mücadelesini yükselterek, halkı seçimlerden kazanımla çıkmaya güdülemek ve seçim güvenliği için de tüm önemleri almak sorumluluğu da üstlenilmiş.
Süreçte ekonomik, politik ivedi görevlerin gerçekleşebilmesi için oluşturulan ittifak, sömürülen, ezilen, bütün halk kitlelerinin ittifakı olduğunu açıklamaktadır. İşçilerin, emekçilerin, yoksulların, kadınların, gençlerin, doğa ve insan hakları savunucularının dayanışması ve ittifakı olarak siyasal yaşamımızda yer almışlar.
Ekolojist olarak, “doğanın, çevrenin ve kültürel varlıkların korunması” konusuna nasıl yaklaştıklarına bakınca da: “Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı satar” başlığıyla konuya girdiklerini gördüm.
Neoliberal politikaların ülkede derinleşmesini AKP+MHP iktidarına bağlayan Emek ve Özgürlük İttifakı, bütün doğal varlıkların da sermayeye peşkeş çekildiği iddiasındadır.
Acil çözülmesi gereken sorunlarımız için de ciddiye almamız ve desteklememiz gereken önerileri var. “İklim krizine karşı acil durum ilânı, kâr ve rant uğruna çılgınca doğa ve çevre tahribatına yol açan, ormanları, tarım alanlarını, akarsuları tahrip eden ve ekolojik dengeyi bozan, doğaya karşı işlenen suçların odağı olan tüm projeler durdurulmalıdır.
Enerji, ulaşım, kentleşme ve tarım başta olmak üzere tüm politikalarda doğanın korunması odaklı yaklaşım hem acil hem de zorunludur...
Tarihi ve kültürel varlıkların yağmasına son verilmelidir”
Evet, siz Emek ve Özgürlük İttifakı’ nın bu görüş ve önerilerine ne derecede katılıyor ve destek veriyorsunuz? Sizi de heyecanlandırdı mı?