Yüksek enflasyon nedeniyle toplum olarak geçim derdiyle boğuşuyoruz.

Ekonomik iş birliği ve gelişme örgütü OECD’nin araştırmasına göre; ailesini geçindirmek için en çok zorlanan ebeveynler, Türkiye’ de yaşıyor. OECD’nin araştırması Türkiye’nin geçim sıkıntısında ’’lider’’ konumunda olduğunu gösteriyor.

Araştırmaya göre; ailelerin yüzde yüzde 70’den fazlası temel ihtiyaçlarını karşılayamamaktan endişe  duyuyor. Bu arada; uluslararası Kredi derecelendirme kuruluşu FİTCH; ’’Türkiye’de ekonomi yönetiminin, belirsizliğini ortadan kaldırmada ve güvenini sağlamada zorlanacağını’ ’raporlaştırdı.

FİTCH ‘’Türkiye’nin geçmişte para ve maliye politikasında aniden fikir değiştirmesi, para politikasını gereğinden erken gevşetmesi ve Merkez Bankası yönetiminde devamlı değişiklik yapması nedeniyle oluşan belirsizliği kalıcı şekilde azaltmasının zaman alacağını’’ dikkat çekti.

Öyle görünüyor ki; ’’piyasaların yeni ekonomi yönetimine inanması zaman alacak ve belirsizlik bir süre daha devam edecek.’’

EN YOKSUL EMEKLİ TÜRKİYE’DE 

Ülkemizde 16 milyon emekli var.

Bunlardan 8 milyon emeklinin en düşük emekli maaşı 7 bin 500 yüz TL.

Avrupa emeklisiyle kıyaslandığında 2.55 Euro’dur.

Uluslararası çalışma örgütü İLO’nun emekli maaşı listesinde Türkiye, son sırada.

Batılı ülkelerin emeklileriyle mukayese edildiğinde dünyada emeklinin ‘’en düşük’’ refaha sahip olduğu ülkenin Türkiye olduğu görülüyor.

Bu arada; zincirleme artan zamlar emeklinin tenceresini de cüzdanını da boşalttı.

Bilindiği gibi; Anayasamız, Türkiye Cumhuriyeti’ni ‘’demokratik laik, sosyal hukuk devleti’’ olarak tanımlıyor.

Sosyal devletin vazgeçilmez temel görevi de; emekliyi, yoksulu,güçsüzü, engelliyi korumak, insanca yaşayacakları sosyal ve ekonomik ortamı hazırlamaktır.

Ne yazık ki; ülkemizde bu dezavantajlı kesimler, insan onuruna yaraşır bir ortamı bulamıyorlar.

Unutmayalım ki; emeklisine, engellisine, güçsüzüne sahip çıkamayan devlet, geleceğine de sahip çıkamaz.

ORTA SINIF KAYBOLUYOR

Toplumun en zengin yüzde 20’lik kesimi ulusal gelirin yüzde 48’ini, yüzde 20’lik en fakir kesimi de yüzde 6’sını alıyor.

Yüzde 56’lık kesim de ulusal gelirin yüzde 60’ını paylaşıyor. Bu tablo; orta sınıfın giderek yoksullaştığını gösteriyor. TUİK’in gelir dağılımı istatistiği; yoksulluğun giderek derinleştiğini anlatıyor.

Böylece; demokrasinin ‘’sigorta’’sı orta sınıf kayboluyor. Toplum zengin ve fakirden oluşan iki kutuplu hale geliyor. İki kutuplu toplum; demokrasi için ciddi tehdittir.

SONUÇ OLARAK;

Üreten ve ürettiğini hakça paylaşan Türkiye, emeklisini, yoksulunu, güçsüzünü koruyan sosyal devlet; demokrasinin ‘’sigorta’’sıdır.