Bu ay başında Ege Hayvan Hakları Konfederasyonu Başkanı Funda Bayrı Ersoy’un hapse girdiği haberi ben de dahil olmak üzere pek çok hayvanseveri fazlasıyla üzdü. Avukatı Bilge Berk’in Cumhuriyet Gazetesine yaptığı açıklamaya göre Ersoy Türk Ceza Kanunu’nun 136. Maddesinde yer alan “Kişisel Verileri Ele Geçirme ve Yayma” suçunu işlediği gerekçesiyle hapse girdi. Ersoy’un hakkında başka davalardan da aynı maddeden kesinleşmiş mahkûmiyet kararları olması nedeniyle içtima kuralları çerçevesinde hapse girdiği belirtiliyor. Bu çerçevede Ersoy’un yaklaşık bir ay kadar cezaevinde kalması bekleniyor.
Tabii ki bu olay hayvanseverlerde büyük hayal kırıklığı ve üzüntü yarattı. “73 yaşındaki Funda Hanım’dan başka cezaevine gönderilecek kimse kalmadı mı?” gibi bir soru zihinleri kurcaladı. Bu cezalandırma kanunlara uygun olabilir ama kamu vicdanına hitap eden bir cezalandırma olmadı, çok sevimsiz, tatsız bir durum olarak zihinlere kazındı.
Hayvanlara yönelik suç işleyenlerin kişisel verilerinin bizzat devlet tarafından yayınlanması
Ersoy’un hayvanlara yönelik suç işleyenlerin kişisel verilerini yayınladığı gerekçesiyle cezaevine konulması üzerine düşünüp, başka ülkelerde bu meseleye nasıl yaklaşıldığını araştırırken rastladığım bir bilgi beni gerçekten çok şaşırttı. Bu, hayvanlara yönelik suç işleyenlerin kişisel verilerinin bizzat devlet tarafından yayınlanmasıydı.
ABD’nin NewYork eyaletinin Suffolk Bölgesi Polis Merkezi’nin web sitesine girdiğiniz zaman şu bilgiye ulaşıyorsunuz: “Suffolk County’de ikamet eden, 18 yaşından büyük olan ve hayvanları istismar suçu işleyen kişiler ad, adres ve fotoğraflarını merkeze kayıt ettirmek zorundadırlar. Bu kişiler kayıt ücreti olarak 50 dolar yatıracaktır. Bu kayıtların tutulmasını emreden kanun 2010 yılından beri yürürlüktedir ve ABD’deki bu türdeki ilk kanundur. Bu listeye giren herkes listede 10 yıl süreyle kalacaktır. Listede kayıtlı kişi eğer tekrar hayvanlara yönelik bir istismar suçu işlerse bu kez listede kalma süresi son mahkumiyetinden itibaren 20 yıla çıkacaktır. Hayvan istismarı listesinde yer alan kişilerin hayvan sahibi olması yasaktır.”
Polisin oluşturduğu liste internet aracılığıyla kamuoyunun bilgisine sunuluyor. Bölgede oturan hayvan sahipleri yakın çevrelerinde bu suçu işlemiş bir kişinin yaşayıp yaşamadığını listeden bakarak görebiliyorlar.
Suffolk’ta ikamet edip, hayvanları istismar suçu işlediği halde polis merkezine kayıt yaptırmayanlar bir yıla kadar hapis ve 1000 dolara kadar para cezası ile karşı karşıya kalıyorlar.
Yasanın gerekçesi bir yerel meclis üyesi tarafından şöyle izah ediliyor: “Hayvanlara yönelik şiddetle aile içi şiddet arasında ciddi bir korelasyon olduğunu biliyoruz. Yine biliyoruz ki, her seri katil hayvanlara işkence yaparak suç işlemeye başlıyor. Sonuç olarak, biz bu yasayla aslında insanlarımızı da koruyoruz.”
Yasa Suffolk bölgesinden sonra New York eyaletinin Albany, Nassau, Rockland bölgelerinde de kabul edilerek yürürlüğe girdi. Diğer yandan Connecticut, New Jersey, South Carolina, Virginia, Chicago ve Florida gibi eyaletlere de yayıldığı görülüyor.
Hayvanlara yönelik suçlar küçümsenmemeli
ABD’de sadece belirli suçları işleyenlerin bilgileri kamuoyu ile paylaşılmakta. Bu suçlar cinsel saldırı, kundakçılık, alkollü araç kullanma, metamfetamin üretimi ve hayvanlara yönelik saldırılar. Hayvanlara yönelik suçların kayıt altına alınmasının nedeni tekrarlanma olasılığının yüksek görülmesi ve de failin bu suçları insanlara yöneltme riskinin mevcut olması.
Geçen hafta belediyeye ait bir kafeteryada hukukçu bir arkadaşımla buluştuk ve sohbet ettik. Sohbet esnasında kendisine ABD’deki uygulamadan da bahsettim. Bunun üzerinde biraz konuştuk. Biraz sonra, yan masaya 70’li yaşlarında olduğunu düşündüğüm bir hanımefendi oturdu. O masaya oturduktan birkaç saniye sonra da kuyruksuz bir tekir kedi yanına gitti, ayaklarına sürtünmeye başladı. Ben kendisine seslendim. “Sizi tanıyor herhalde” dedim. “Evet” diye yanıtladı. “Ben bunu bulduğumda buna tecavüz etmişlerdi. Ben bunu aldım, belediyenin veterinerine götürdüm. İyileştirdim. İnsanlar neden böyle şeyler yapıyorlar, anlamıyorum.”
Arkadaşım ve ben az önce konuştuğumuz bir konunun üzerine bu diyaloğu yaşamamızı ilginç bir tesadüf olarak değerlendirdik, ama bunu konunun önemini gösteren ciddi bir işaret olarak da gördük.
Hayvanlara yönelik suç işleyenlerin isimlerinin devlet tarafından özel bir kayıt altına alınmasının ve bu kayıtların kamuoyu ile paylaşılmasının hayvanları korumada ne kadar etkili olduğu ve böyle bir uygulamanın ne gibi mahsurları olabileceği tartışılabilir. Başka yöntemler ve uygulamalar da önerilebilir. Bununla birlikte, hayvanları korumanın aynı zamanda insanlığı, insanları ve toplumu korumak anlamına geldiği de mutlaka göz önünde bulundurulmalı, mevcut kanunlar bu bakış açısıyla da değerlendirilmeli ve Funda Hanım’ın bu konuda gösterdiği hassasiyet çok daha fazla anlayışla karşılanmalıdır.