Tarih, tekerrürden ibarettir derler. Bugün bürokratların e-imzaları geleceğin arkeologları için araştırma konusu olacak, tıpkı bizim bugün İzmir'in Bizans dönemi mühürlerini incelediğimiz gibi.
İzmir, birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış bir şehir olsa da, Bizans dönemi özellikle dikkat çekicidir. Bin yılı aşkın bir süre hüküm süren Bizanslılar, bürokratik bir sistem kurmuşlardır ve bu sistemin en önemli unsurlarından biri mühürlerdir.
Bizans İmparatorluğu'nda mühürler, makam ve otoritenin sembolü olarak büyük önem taşıyordu. Neredeyse her bürokratın bir mührü vardı ve bu mühürler onların yetki ve sorumluluklarını simgeliyordu. İmparator, köy muhtarına kadar herkese makam vererek toplumun her kesimini kontrol altında tutmayı başarmıştı. Bu sistem, bireylerin kendilerini önemli hissetmelerini sağlayarak devlete bağlılığı artırıyordu.
İzmir, Bizans döneminde dinsel bir merkez haline gelmiş ve bu özelliği sayesinde başkent İstanbul düzeyine çıkarılmıştır. Bizans İmparatoru Leon, İzmir’i, İstanbul dışındaki kentlerin başkenti ilan etmiş ve bu süreçte İzmir’e ‘kendi kendini yönetebilen kent’ unvanı verilmiştir. Bu durum, İzmir’in Bizans dönemindeki önemini ve statüsünü artırmıştır.
Modern siyaset dünyasında da benzer bir yapı görülebilir. Örneğin, bir liderin görevden ayrılması durumunda, onunla birlikte birçok bürokrat ve memurun da değiştiğine şahit oluruz. Bizans İmparatorluğu döneminde ise taht kavgaları sık sık yaşanırdı, ancak devletin temel kurumsal yapısı bin yıl boyunca değişmeden kalmıştır. Osmanlı'da ise hanedan değişikliği, devletin tüm niteliklerinin değişmesine yol açardı.
İzmir, Bizans döneminde de benzer bir bürokratik yapıya sahipti. Mührün gücü ve önemi, İzmir'deki her köşede hissediliyordu. Herkesin bir mührü ve dolayısıyla bir makamı vardı, bu da toplumda büyük bir hiyerarşi oluşturuyordu.
Bizans oyunları sadece entrikalar ve politik manevralarla sınırlı değildi. Mühürler ve makamlar aracılığıyla kurulan bu sistem, Bizans İmparatorluğu'nun bin yıl boyunca ayakta kalmasını sağladı. Bizans döneminin devlet ve dini simgeleyen iki başlı kartal ile sembolize edilmesi ve organize edilmesi, günümüze kadar süregelen bir miras bıraktı.
İzmir’de Bizans Dönemi Günlük Yaşam
Bizanslılar, klasik Yunan kültüründen etkilenmişlerdi ve çocuklarına Homeros'u okutuyorlardı. Platon'un eserlerini okuyarak antik Yunan'la özdeşleşmişlerdi. Dönemin Bizans kilisesi ise bu eserleri yok sayarak, antik komünizme karşı bir tutum sergiliyordu. Ancak mühürler, Bizans'ın güçlü bir devlet olarak ayakta kalmasını sağlayan önemli bir unsur olarak kalmıştır.
İzmir’de bürokrasiyle ilgilenecek çocuklar için siyaset okulu bulunurken, Beyrut şehrindeyse hukuk okulu bulunmaktaydı. 9. yüzyılda Konstantinopolis’te kurulan üniversitede matematik öğretilmeye başlanmış, ardından 11. yüzyılda hukuk okulu kurulmuştur. İzmir’in pazar yerinde satılan malzemeler resmi standart ağırlık ölçü birimiyle tartılırdı. Fiyatlar ise düzenli olarak devlet tarafından kontrol edilir ve fiyat aşırılığı engellenirdi. Alışveriş için en güzel zamanlar önemli dini günlerin olduğu festivallerin veya fuarların olduğu dönemlerdi. Kiliselerde dini eşyalar satılır ve özellikle başka yerlerden gelenler bu malzemelerle yakından ilgilenirdi. En büyük fuarlardan biri Efes'te düzenlenirdi ve Aziz Yuhanna'nın ölüm yıl dönümünde gerçekleşirdi.
"Bizans oyunu" deyimi, entrika, dalavere, düzenbazlık gibi haksızlık ve hukuksuzlukları ifade eder. Bizans oyunu, kız alıp verme ile komşu yönetimlerde de nüfuz sahibi olmayı sağlamıştır. Hatta çocuklar doğduğunda kimlerle evleneceği planlanırdı. Örneğin, 1. Murat'ın tahta çıkmasında çok siyasi etkisi olmayan dönemin Yarhisar Tekfuru’nun kızının oğlu olması dikkat çeker.
Nilüfer Hatun (doğum adı Holifera, Holophira veya Olivera), Yarhisar Tekfuru'nun kızı, Osmanlı Devleti'nin ikinci padişahı Orhan Gazi'nin eşidir. Rumeli Fatihi Süleyman Paşa ve Osmanlı Devleti'nin üçüncü padişahı I. Murad'ın annesidir.
Yarhisar Tekfuru'nun çok dikkat çekmeyen bir figür olması da Halil yerine Murat'ın tahta çıkmasında bir sorun görülmemesini sağlamıştır.
Nymphaion/Nif yani Kemalpaşa’nın yıldızının tarih içerisinde parlaması, I. Theodoros Laskaris’in kurduğu yeni Bizans Devleti’nin fiilî başkenti olarak burayı seçmesi nedeniyledir. İznik Bizans Devleti ile Latinler arasında, Smyrna’nın (İzmir) güneydoğu kesiminde bulunan küçük bir yerleşiminde 1214 yılında bir anlaşma imzalanır. Burası o günkü adıyla Nymphaion, sonraki adıyla Nif, günümüzdeki adıyla Kemalpaşa’dır. Bu anlaşmadan sonra İznik Bizans Devleti’nin İmparatoru I. Theodoros Laskaris’in ailesiyle birlikte -İmparatoriçe Anna ve üç kızı- “havasını ve suyunu” çok sevdiği Nymphaion’a yerleşmesiyle Nymphaion’un yani Nif’in yani Kemalpaşa’nın yıldızı tarihte ilk kez parlar. Bizans kralının 3 kızının kimlerle evlendirildiği başka bir yazı konusu olsun.
İşte bugün halk arasında Kız Kulesi denen Laskaris Sarayı o zamandan kalan tarihi bir eserdir. Yolunuzu düşürün ve mutlaka ziyaret edin.
Bizans İmparatorluğu, on bir yüzyıl boyunca sürekli olarak dış güçlerin saldırılarına maruz kalmıştır. Gerek Doğu gerekse Batı'da durmaksızın savaşlar veren Bizans İmparatorluğu'nun bu kadar uzun süre ayakta kalabilmesinin başlıca sebebi, ustaca yönettiği diplomatik ilişkilerdir. Bu diplomatik ilişkilerden en önemlisi olan siyasal evlilikler, Bizans'ın hayatta kalmasında önemli bir rol oynamıştır.
Bugün biz nasıl Bizans dönemi mühürlerini inceliyorsak, binlerce yıl sonra arkeologlar da bu dönemin e-imzalarını araştıracaklar. Hatta İzmir Arkeoloji müzesinde sergilenen mühürlerin bulunduğu yerler, o bürokratların o dönemdeki GPS kaydı gibi.
Bizans dönemi mühürleri, Bizanslıların askeri, bürokratik ve sosyal yapılarını anlamamızda önemli ipuçları sunuyor. Aynı şekilde, günümüzün dijital imzaları da gelecekteki araştırmalara ışık tutacak.
Ezcümle, Bizans dönemi İzmir’de mühürlerin ve bürokratik yapının önemi, günümüz dünyasında da yankı buluyor. Tarihin bu dönemi, toplumların nasıl yönetileceğine dair önemli dersler içeriyor. Bu nedenle, Bizans oyunları ve mühürlerin gücü, tarih boyunca süregelen bir entrika ve yönetim sanatının en güzel örneklerinden biridir. Prof. Dr. Ergün Laflı ile İzmir Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen, dönemin noterinden kilise yöneticilerine, İzmir mühürlerini “Tarihte Konak” programında anlattık. İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ