İzmir Arkeoloji Müzesi'nin loş salonlarında, zamanın sislerinden çıkıp gelen bir figür yer alır: Kharoon.

Antik çağın bu nadide eseri, ruhların Styx Nehri’ni aşarak yeraltı tanrısı Hades’e doğru yelken açtığı sonsuz yolculuğun sessiz tanığıdır. Yaklaşık 2.400 yıllık bu heykelcik, uzman ellerde itinayla restore edilerek yeniden hayat buldu. Kharoon’un heykelciği, mitolojik bir masalın taşlaşmış yankısı gibi duruyor karşımızda.
Antik dünyada, ölüm sadece bir son değil, aynı zamanda yeni bir başlangıçtı. Ruhlar, Kharoon’un sandalıyla Styx’in karanlık sularını geçerken, yanlarında sadık köpeği Kerberos da bulunurdu. Binlerce yıl önce yapılan ritüeller, günümüzle paralellikler taşır. Ölülerin ağızlarına, gözlerine veya avuçlarına konulan paralar, Kharoon’a ödenen geçiş ücretleriydi. Bu gelenek, ölümün ötesine geçişin kolaylaştırılması için yapılan bir fedakarlıktı.

Tabutlarımız, eski zamanların kayıkları gibi stilize edilmiştir. Omuzlarda gezdirilen tabut, nehri geçen bir sal gibi ağır ağır ilerler. Bu görüntü, antik ritüellerin modern dünyada nasıl yaşatıldığının en güzel örneğidir. Ölü bedenlerine bırakılan hediyeler, günlük yaşamdan koparılmamış bir bağın simgesidir. Hatta tatlı kurabiyeler bile bu hediyelerin bir parçasıydı. Kharoon’un köpeği Kerberos için bir rüşvet niteliğindeki bu tatlılar, tanrının evine geçişin rahat yapılması için verilen sembolik armağanlardı.

Kharoon’un sandalı, sadece bir taş parçası değil, geçmişle günümüz arasında kurulan bir köprüdür.   İzmir'in tarih kokan atmosferinde, Kharoon’unun bu sessiz bekleyişi geçmişin izlerini geleceğe taşır; tıpkı ölümsüz mitolojilerin bizlere fısıldadığı sözler gibi:

İzmir’in kalbinde, zamanın ötesinden fısıldayan bir figür,
Kharoon’un sandalı, Styx ırmağını aşar usulca.
Antik dünyanın gizemli köprüsünden geçerken,
Ölü ruhlar ve sonsuzluğun ötesinde,
Kıpkızıl çizgilerle bölünmüş,
sıcak koyu bir karanlık, her anında saklar gizemi
Ah İzmirim,sardunya yaprağında
geçmişin büyülü sahnesi,
Smyrna limanında yankılanan sezgi,
“Gülen ayvam, ağlayan narımsın” der.
Klazomenai’nin zeytinyağı kokusu ve
Tarihin altın çağını anlatır antik rüzgar esintisi.
Suskunluktur köprünün kaderi
Geçmişin ihtişamında, düşlerin izini sürerken.
Monoton günlerin gri gölgesinde kaybolmuş bizler,
Antik ruhların büyüsünde yeniden doğarız.
İşle ev arasında bir çizgi, renksiz ve sessiz.
Her adımda tartılır ruhun yükü, ağır hem de soğuk.
Oysa Kharoon’un sandalı, Styx’i aşarken,
Hayalperestlik ve gerçeklik arasında
Günümüzün gri saatlerine hayat üfler yeniden.
Geçmişin ışığında yürürüz, her adımda bir düş,
Zamanın ötesi, kan rengi bu kıpkızıl göçü anlatır.

Bu satırların ardından, İzmir Arkeoloji Müzesi'ne yolunuzu mutlaka düşürün ve Kharoon’un heykelciğini ziyaret edin. Antik çağın gizemli ve büyüleyici dünyasından size ulaşan bu eserin önünde durun ve gözlerinizi kapatın. Belki de bir anlığına, antik çağın müziğinin sözlerini işitebilirsiniz, zamanın ötesinden gelen o büyülü melodiyi.