Duygusal zekanın temel ögesi olan empati, benlik ve diğer kişiler arasında bağlantıdır.

Hep merak ettiğim ve kendime çok sorduğum bir soru; neden empati yapamıyoruz?
Toplumda yaşanan olayların şiddeti gün geçtikçe artarken toplumun bu kadar tepkisiz ve sessiz kalması “bana bir şey olmasın da” mantığı bizi duyarsızlaştıran ve hissizleştiren bir durum haline geldi.

Geçmişte insanların yardımlaştığı hoşgörü içinde yaşadığı başkasının halinden anladığı o dönemler ne yazık ki çok geçmişte kaldı.
Birkaç gün önce Kurban Bayramı’ydı.

Bu yazıyı yazmama neden olanda bu bayramda toplumda gözlemlediklerim sanırım.

Nerde o eski bayramlar diyeceğim belki çok klasik bir cümle ama özlüyor işte insan… Eskiden bayramlarda insanlar yardımlaşırdı, durumu olmayan aileler sorulur soruşturulur bayramlarda o ailelere yardımlar edilirdi. Şimdi bayramlar sadece tatil olmuş durumda. Yaş almışlar ziyaret edilir onlara hediyeler götürülür sevgi, saygı ve hoşgörü içinde güzel günler yaşanırdı. Kurban bayramlarında kesilen kurbanlıklar yaşadığın mahallede çevrede ihtiyacı olan kişilere bölüştürülür o günlerde muhtaç olan kişilerin evlerine et girmesi sağlanırdı.  Şimdilerde ise empati yapamadığımız için bu yardımlaşmada unutuldu. Kimse kimsenin farkında değil! Kim aç kim tok? Kim ne halde? Bir de üzerine sosyal medya eklenince yaşadığımız her şeyin bir yansıması orada. O da ayrı bir konu sahte mutluluklar ve sahte bazı fotoğraflar görseller. Ekonomik kriz bu kadar artmışken ay sonunun gelmediği eve para girmeden paranın yitirildiği maaşların eridiği kredi kartlarında şişmiş ekstralar ile dönen dönmeye çalışan hayatlar.

Toplumda mutsuz insanlar yaşamakta zorlanıyor… Rant peşinde olan bürokratlar, işten çıkarılan işçiler, küçülmeye giden kuruluşlar, kapanan iş yerleri... saymakla bitmez ama “bana bir şey olmasında, ne olursa olsun’’  der geçeriz değil mi?

Sen sustukça bizler sustukça sıra sana ve bizlere de gelecek. Çünkü empati yapmıyoruz? Ben bunu yaşasam ne hissederdim?
Bu soruyu sorduğun zaman kendine zaten bu cümle sana empati yaptıracak. O duygu ve olayı içselleştirdiğin zaman zaten anlayacaksın…
Aslında bizim toplumda kollektif bilinçte yüklü tüm bunlar, özümüze dönebilsek o zaman kendiliğinden olacak zaten her şey.

Şunu unutmamak lazım; Bir gün başına bir olay geldiği zaman, kimse yanında olmazsa hiçbir şey olmamış gibi davranırsa herkes, o zaman işte bu canını acıtacak…

Geç kalmadan üzerine düşünmek gerek fazlaca, düşünmek …
Nasıl demiş Nazım Hikmet Ran şiirinde;

Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket, bizim.

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
Bu cehennem, bu cennet bizim.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
Yok edin insanın insana kulluğunu,
Bu dâvet bizim...

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine,
Bu hasret bizim...