Zaman zaman siyasi partilerin içinde görüş ayrılıkları ve yaklaşım farklılıkları olduğunu medya ya da sosyal medya üzerinden öğreniriz ya da içerden bir arkadaşımızdan ya da tanıdığımızdan duyarız. Ulusal ve yerel düzeyde yapılan kongreler, aday belirleme süreçleri, bu farklı grupların aralarındaki ittifaklar veya uyuşmazlıklar kamuoyunun ilgisini çekebilir. Bir partinin ilçe kongresi çok çekişmeli veya sert geçebilir ama kongre sonrasında rakiplerin tokalaştığını okuyabiliriz. Ya da işin kontrolden çıktığını daha uç noktalara gidildiğini, partiden toplu halde istifa edildiğini ya da toplu halde bir başka partiye geçildiğini ya da yeni bir parti kurulduğunu duyarız. Yakın geçmişte de Türkiye’nin önde gelen partilerinin içindeki görüş ayrılıkları oldukça yüksek düzeylere ulaştı. MHP’den ayrılan Meral Akşener İyi Parti’yi, İyi Parti’den ayrılan Ümit Özdağ Zafer Partisini, AKP’den ayrılan Ahmet Davutoğlu Gelecek Partisini, yine AKP’den ayrılan Ali Babacan Deva Partisini, CHP’den ayrılan Muharrem İnce ise Memleket Partisini kurdu.
Dışardan bakıldığında partiler hiyerarşilerinin en üst basamağından en alt basamağına kadar, birlik ve beraberlik içinde, homojen, tek vücut olmuş biçimde hareket eden organizasyonlar olarak görülürler. Hatta parti ile ilgili böyle bir algının yerleşmesi, süreklilik kazanması, çatlak seslerin olmadığı bir platform niteliğinde görülmesi partinin güvenilirliğini de artırabilir. Ama hayatın gerçeği pek böyle değildir. Partilerin ister yerel, ister ulusal düzeydeki örgütlenmelerinde farklı görüş ve tavırları olan gruplar bulunabilir. Aslında partileri oluşturan bireyler de birbirlerinden çok farklı profillere kendilerine göre politik tercihlere veya partinin amaç ve stratejileri ile ilgili olarak farklı beklentilere sahip olabilirler. Görüşleri birbirlerine daha yakın olan bireyler gruplar oluştururlar ve kendilerine lider(ler) seçerler. Sonunda bu gruplar birbirlerine rakip de olabilirler. Bazı durumlarda gruplardan birinin parti içinde kalması parti yönetimi tarafından istenmeyebilir ya da grubun kendisi parti içinde kalmanın kendisi için faydasız olduğu sonucuna ulaşabilir. O zaman yukarıda belirtilen örneklerde olduğu gibi grup partiden uzaklaşmaya zorlanabilir ya da kendi iradesiyle başka bir partiye katılabilir veya kendi partisini kurabilir.
Parti içindeki gruplaşmalar parti yönetimini yorabilir, yönetim yeteneklerini zorlayabilir. Çekişmelerin yoğunlaşması parti yönetiminin farklı gruplar arasında denge sağlamasını zorlaştırabilir. Hatta parti yöneticilerinin en azından bir kısmı konuşmalarında birlik ve beraberlik vurgusu yaparak parti içindeki dalgalanmaları yatıştırmaya çalışırlar
Partiler İçindeki Gruplaşmaların Nedenleri
Bir ülkede sosyal yapı (ulusal veya yerel düzeyde) homojen değilse bu durum partinin yapısına da yansıyabilir. Toplum farklı dinlerden ya da bir dinin farklı segmentlerinden, farklı etnik kökenlerden vb. oluşan mozaik bir yapıya sahipse bu yapı partilere de yansıyabilir. Diğer yandan, gelir seviyesi düşük toplumlarda parti aracılığı ile maddi kaynaklara ulaşmak şansının olabilmesi de parti içinde gruplar aracılığı ile mücadele ortamı yaratabilir. Ortaya çıkan yeni bir düşünce akımı ya da toplumsal hareket de parti içinde yeni bir grubun oluşmasına vesile olabilecektir.
Sistem içindeki partiler arasında keskin ideolojik ayrılıklar varsa farklı ideolojideki başka bir partiye geçmek manasız olacaktır. Bu durumda başka partiye geçmek yerine parti içinde kendi kanadında faaliyet göstermek daha uygun görülebilir. Toplumun geneline göre uç görüşlere sahip gruplar kendi görüşlerine yakın partilere gitmek ya da parti kurmak yerine büyük bir partinin paratonerinden istifade ederek tepkilerden korunabilir ve parti içinde ayrı bir gruplaşma yaratabilir. Parti değiştirmek bir takım aşılması zor kurallara bağlanmışsa yine parti içinde kendine yakın bir ekiple çalışmak uygun görülebilir. Partiden ayrılıp yeni bir parti kurmanın ve seçim kampanyası masraflarını üstlenmek yerine, örneğin, Hazineden yardım alan bir partinin finansal imkanlarından yararlanmak ve parti içinde kendi grubunun güçlenmesine ağırlık vermek daha akıllıca olabilir.
Yüzde 10 gibi yüksek seçim barajı olan bir ülkede partiden ayrılıp yeni bir parti kurmaktansa parti içindeki gurubu güçlendirerek partinin elindeki imkânlardan faydalanmak daha mantıklı gözükebilir (Bu noktada AKP’nin, yaklaşık iki yıldır aleyhine gelişmekte olan mevcut politik konjonktürde seçim barajını yüzde 7’ye indirmesi kendileri açısından önemli riskler içerebilir. Önemli kopmaların kapısı açılabilir)
Parti İçindeki Gruplaşmaların Faydaları ve Zararları
Partiler içinde oluşan gruplar parti yönetimi tarafından iyi idare edilebilirse ve aralarında makul bir denge kurulabilirse gruplaşmaların partiye faydaları olabilir. Birincisi, gruplar parti içindeki görevlerin ve devlet yönetimindeki pozisyonların dağılımında bir ölçü olarak değerlendirilebilirler. Örneğin; grup liderleri parti yönetimine parti içi yöneticilik görevleri, ya da milletvekilliği, belediye başkanlığı adaylıkları ya da kabine vb. için short list oluşturmaya katkı sağlayabilir. İkinci olarak bu gruplar toplumun farklı kesimlerine (dini, etnik, sosyal, mesleki vs.) daha yakın olabilmeleri sebebiyle partinin çekim gücüne katkı sağlayabilirler. Gruplar kendi aralarında dayanışma içinde olabilirler, sosyal bağlar oluşturabilirler, buluşmalar gerçekleştirebilirler. Partinin böyle bir zemin oluşturması üyelerin partiye yönelik aidiyet duygusunu güçlendirebilir. Tabii bu gruplarda bilgi paylaşımı daha rahat olabileceği için partiye daha fazla faydalı bilgi girişi de sağlanabilir. Gruplar parti içinde resmiyetle daha zor halledilebilecek meselelerin gayri resmi yoldan daha kolayca halledilmesine de katkı sağlayabilir. Partinin yöneticileri eğer başarılı iletişim kurabilirlerse bu grupların liderleri araçlığı ile parti üyelerine daha kolay ulaşabilirler ve partinin daha etkili bir şekilde çalışmasına katkı sağlayabilir.
Diğer yandan, gruplaşmalar parti yöneticileri için büyük sorunlar da oluşturabilirler. Parti içi bağların zayıflamasına, partinin etkili bir şekilde çalışmasına mâni olabilirler. Açıkça parti yönetimine meydan okunması ve yönetimin de buna bodoslama bir baskı ve disiplin süreci uygulaması işleri içinden çıkılmaz hale getirebilir. Diğer yandan görevlerin gruplar arasında dengeli dağıtılması ihtiyacı bu görevler için liyakatin geri plana atılmasına neden olabilir. Parti içinde muhalif hareketlerin yoğunlaşması yeni üyelerin partiye katılmasını yavaşlatabilir, seçim kampanyalarını zora sokabilir, partiye oy verme potansiyeli olan seçmenleri tereddütte bırakabilir ve koalisyonlara katılmada çekingenlikler yaratabilir.
Yukarıda sayılan faydalar ve sakıncalar aynı anda gerçekleşebilir. Örneğin; içinde çeşitli gruplar bulunan bir parti toplumun farklı kesimlerine daha çekici gelirken parti yöneticilerinin partiyi yönetmesi zorlaşabilir.
Partilerin yöneticileri, üyeleri ve sempatizanları parti içinde gruplaşmaların mevcut olabileceğini kabullenmek zorundadır. Bu tür iç bölünmeler siyasi hayatın bir gerçeğidir ve her gün çeşitli düzeylerde ve biçimlerde karşımıza çıkabilmektedir. Burada önemli olan bu gruplaşmaların nedenlerinin, partiye getireceği faydaların veya verebileceği zararların iyi anlaşılması ve mantıklı bir şekilde yönetilmesidir.