Antik çağın gezilesi yerleri arasında, özellikle Smyrna, eşsiz bir turistik deneyim sunuyordu. Gladyatör gösterilerinden vahşi hayvan şovlarına, tiyatro performanslarından görkemli festivallere kadar her türlü etkinliğe ev sahipliği yapıyordu.
Smyrna, adeta antik çağın eğlence ve kültür merkezi olarak biliniyordu. Bu muazzam şehir, sadece tarihiyle değil, aynı zamanda unutulmaz etkinlikleriyle de ziyaretçilerini cezbetmekteydi. Gladyatörlerin çekişmeli mücadelelerine tanık olmak, vahşi hayvanların büyüleyici gösterilerini izlemek veya tiyatro sahnelerinde sanatın zirvesine şahit olmak isteyen herkesin uğrak noktasıydı Smyrna. Bu antik şehir, döneminin turistik cazibe merkezi olarak tarih sahnesinde önemli bir yer edinmişti. Hele denizden gelen esintisi bugünün imbatı o dönemde bile meşhurdu.
İzmir, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve turistik gezi rotalarının uğrak noktası olmuştur. Türk turizminde ilk tatil köyü ilk kruvaziyer gemilerinin geldiği yerdir.
Mısırlı rahip Manetho M.Ö. 1400'lerde Mısır'dan İsrail'e, Filistin'e, Lübnan'a ve Kıbrıs'a kadar uzanan bir rota ile tarihe geçen ilk turisttir. Akdeniz üzerinden yapılan bu yolculuklar, turistik aktivitelerin başlamasına katkı sağlamış ve Roma döneminde turizmin patlama yapmasına neden olmuştur.
Öncelikle Truva ardından Anadolu kentlerine yapılan destinasyonlar, antik çağda turistlerin ilgisini çekmiştir.
Efes, antik çağın turistik cazibe merkezlerinden biri olmuş ve Roma döneminde "altın yol" olarak bilinen önemli bir yola sahipti. Bayramyeri'nde Cici Park'ın karşısında başka bir antik yol kalıntıları günümüze kadar ulaşmıştır. Bu Roma Yolu'nu görmediyseniz yolunuzu düşürün. Eşrefpasa Pazaryeri'ne gelen kamyonların otoparka dönüştürdüğü bu yol bir zamanlar Smyrnalılar için çok önemliydi.
Aresteides yolların düzgünlüğünü ve iyi döşenmiş konumunu anlatmakta ve kentin batı-doğu yönünden iki ana yolunun, Kutsal Yol ile Altın Yol bulunduğunu ve bu yollarla denizden gelen esinti ile Smyrna'nın serinlediğini belirtmekte.
Romalılar, on binlerce kilometrelik yollar inşa etmiş ve bu yollar, Roma İmparatorluğu'nun farklı bölgelerini birbirine bağlamıştır.
Efes, Roma'nın etkileyici altyapısı ve mimarisiyle dikkat çekerken, Bodrumlu tarihçi Heredot'un gezi yazıları popüler hale gelince, bu bölgede turistik faaliyetler artmıştır. Dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı, ziyaret edilen yerler arasındaydı. Ünlü haritacı Hekatiaos'un dünya haritası da Efes'ten başlıyordu. Romalıların askeri amaçlı hazırlattıkları haritalarda konaklama yerleri de belirtiliyor.
Roma İmparatorluğu'nda, "diplon" adı verilen iki katlı kağıda sahip gezginler, bu belgeyi taşıyarak konaklama yerlerinde ücretsiz kalabiliyorlardı. Roma yolları, at arabalarının izleri gibi görünen, günümüz tren raylarına benzeyen izler üzerine inşa edilmişti. Mil taşları ise yol boyunca dizilmiş, binlerce yıl önce trafiği gösteren işaretler olarak hizmet etmişti.
Antik çağda turizm, uzun ve zorlu deniz yolculuklarını içeriyordu. Denizciler, halklarının ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli bağlantılar kurarak turistik seyahatlerin dinamiklerini şekillendirmişlerdir. Kruvaziyer gemilerinin İzmir Limanı'na gelmesi günümüzde haber niteliği taşırken, Smyrna bazilikasındaki 21 gemi tasviri, İzmir Körfezi'ne demirleyen gemileri gösteriyordu.
Smyrna'nın ünlü hatibi Aristides'in, hastalık hastası olarak Pergamon'a yaptığı yolculuktan bahsettiği notları, şifa arayanlara çare olmuş. Pergamon, sağlık turizmi açısından o dönemde antik çağın en ünlü şifa merkezi olarak bilinirdi.
Antik çağın ilk kadın şairlerinden Sappho’nun şiirlerinde Lydia’ya seyahat etmenin gayet sıradan bir şey olduğu yer alır. Şiirinde Smyrna’nın kadınlarını şöyle anlatır:
“Ey benim sevgilim, ey benim kocam!
Sen ki bana âşıksın, ben sana âşık.
Bir gün burada, karşı kıyıda
Yani Ege’de, Smyrna’da
Bir geldim, gördüm ki
Kadın ve erkek aynı sofrada
Aynı zeytini yiyip aynı zeytinyağına somunlarını bandırıyorlar.
Ey benim kocam, ey benim sevgilim
Aynı asmanın üzümlerinden yiyip,
Aynı asmanın üzümlerinden
Şarabı birlikte içiyorlar.
Ey benim sevgilim de bana şimdi.
Sen mi bana âşıksın?
Yoksa bu Egedekiler mi birbirine âşık?"
“Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimde kurdular” diye tarif etmiş Herodot, asırlar önce İzmir’in güzelliğini.
Bugün turizmin başkenti İzmir olması için her şeye sahibiz. Dünyada turizmin merkezi yeniden İzmir olabilir, peki ya antik çağın altın yıllarına dönmek için hangi sıra dışı adımları atmamız gerekiyor?